22 Kasım 2018 Perşembe

Colosseum - Yani Aslında Adı O değil Ama Neyse...

Tarihte adını yanlış bildiğimiz ya da bambaşka bir şeyi belirten bir sözcüğün zamanla adı haline geldiği en önemli yapılardan biri Colosseum'dur muhtemelen. Colosseum metinlerde bazen bu haliyle, bazense Türkçeleştirilerek Kolezyum olarak anılıyor. Bu yazıda da Kolezyum demeyi tercih edecektim ama bazen özgün halini kullanmak daha doğru geldi, onun için bazen Colosseum bazense Kolezyum dedim.

Kestirmeden söyleyelim, Colosseum olarak bildiğimiz yapı aslında Flavian Amfitiyatrosu... Roma döneminde yapının özgün adı "Amphitheatrum Flavium" idi. Colosseum ise, günümüze ulaşamamış bambaşka bir eserin adı.

Önce "Flavian" kısmından değil de "amfitiyatro" kısmından başlayalım. Günümüzde "anfi", "amfi", "anfitiyatro", "amfitiyatro" sözcükleri karmakarışık bir biçimde kullanılır. Bu işin tarihsel kökenine bakarak doğrusunu bulmaya çalışalım.

31 Ekim 2018 Çarşamba

Müzeleri Anlar Gibi Gezmenin Anahtarı: Antik Dönem Heykelinin Anahatları

Bu yazıda biraz boyumu aşıp sanat tarihi hakkında ahkam kesme niyetindeyim. Hep sanat tarihçileri mi mimarlık tarihi hakkında konuşacak, biraz da mimarlık tarihçileri sanat tarihine maydonoz olsun. Tabi sözüm meclisten dışarı, mimarlık tarihi alanına değerli katkıları olan yetkin sanat tarihçisi dostlarımız alınmasın. :)

Antik kentleri ve müzeleri gezerken heykelleri anlamlandırmaya yardımcı olabilecek bazı tüyoları vereyim diye giriştiğim bu konunun aslında bir derya deniz olduğunu söylemek lazım. Konu hakkında çok yetkin isimlerin yazdığı harika kitaplar var. Bunlardan birkaçını sıralayarak başlayalım:

Antik Yunan-Roma heykeli için bazı başlangıç kaynakları

18 Ekim 2018 Perşembe

Seni Yendim Ama Aşık Da Oldum, Akhilleus, Amazonlar, Ölümsüzlük, İşgal ve Sonsuz İktidar Hırsı Hakkında

Aphrodisias Antik kentinde, İmparatorluk Kültü’ne adanmış görkemli Sebasteion’un muazzam heykeltraşlık işlerinin sergilendiği ve mimarisi Cengiz Bektaş’a ait olan Sevgi Gönül salonunda yeralan 3 heykel ya da belki daha doğru ifadeyle rölyef ve müzedeki 1 heykel bize iktidar hakkında çok şey söylüyor.

Aslında rölyeflerin hepsi birbiri ile ilişkili. Mitolojik hikayeler, kahramanlar, imparatorlar ve soylular gelişigüzel seçilmemiş. Dikkatlice kurgulanmış bir kompozisyonla biraraya getirilmiş. 

Bir çok farklı mit, tanrılar, kahramanlar ve ölümlülerden oluşan Antik dünyanın en üst düzey heykeltraşlık işlerini günlerce seyretmek, mitolojinin büyüsüne kapılıp gitmek mümkün. Ben sadece son gittiğimde gözüme çarpan ya da hissettiğim bir şeyden bahsetmek istiyorum.

2 Ağustos 2018 Perşembe

Yunan Mitolojisinin Üvey Tanrısı Hephaistos

Hephaistos Antik Yunan panteonunda yani tanrılar aleminde 12 önemli tanrıdan biri olmasına rağmen çok fazla bilinmeyen, adı çok geçmeyen, pek tapınağına rastlanmayan bir tanrı. Genelde de bahsedilmeye çirkinliği ile, topallığı ile başlanan, hor görülen biri. Aslında emekçi ve çalışkan, becerikli bir abimiz. Ayrıca doğumunda, engelliliğinde, sorumlu olduğu işlerde öyle ilginç derinlikler var ki, kesinlikle biraz daha bilinmeyi hakediyor.

Her tanrının doğumu olay(lı)dır. Hephaistos'unki de istisna değil:

Çoğu anlatı, Zeus'un Athena'yı tek başına meydana getirmesini kıskanan karısı Hera'nın Hephaistos'u tek başına doğurduğunu/meydana getirdiğini aktarır. Gerçi Zeus Athena'yı tek başına getirmemiştir ama neyse o da başka bir hikaye, girmeyelim şimdi, ama Athena Zeus'un bir baltayla yardığı başından çıkmıştır. Bu arada bu baltanın da Zeus'a Hephaistos tarafından yapılarak verildiği de aktarılır. Zaman/kronoloji mevhumunun tepetaklak olduğu bir anlatı:

24 Temmuz 2018 Salı

Mimar Sinan'ın Çizmediği Mimar Sinan Çizimi

Mimarlık Tarihi derslerinde konu Mimar Sinan’a geldiğinde, dersin uzunca bir kısmını öğrencilere Mimar Sinan hakkında bildikleri, gördükleri, okudukları şeylerin en az %90’ının doğru olmadığını anlatmaya ayırırım. 

Internette gezinen bilgilerin ne kadar gerçek dışı olduğunu, Mimar Sinan’ın kimseye mektup yazıp bir yere saklamadığını, nargile içmediğini (onun döneminde icat edilmediği için istese de içemeyeceğini), Mihrimah Sultan’la kırıştırdıklarına dair bir bilgi olmadığını, ona maledilen her binayı bizzat başından sonuna kadar onun yapmasının mümkün olamayacağını vs... anlatmak uzun zaman alır. 

18 Temmuz 2018 Çarşamba

Göbeklitepe'nin Önemi

Son yıllarda gerçekten de hak ederek oldukça popüler olan bir keşif Göbeklitepe. Farklı mecralarda, farklı gruplarda farklı etki derecelerinde konuşuluyor, tartışılıyor. Artık herkes buranın çok önemli bir yer olduğunun farkında ama neden önemli olduğu bilgisinin, önemli olduğu bilgisi kadar yaygın olduğunu söylemek mümkün değil. Bu yazı, Göbeklitepe'nin neden önemli olduğunu hakkında...

11 Temmuz 2018 Çarşamba

Antik Yunan Mimarisinde Düzenler

Antik Yunan Mimarlığı, mimarlık tarihinin en önemli bölümlerinden biri şüphesiz. Benim de açıkçası en sevdiğim alan. Hatta Antik Yunan'a olan ilgim nedeni ile mimarlık tarihinde yüksek lisans yapmaya karar vermiştim dersem yanlış olmaz. Genelde derslerde de en severek anlattığım dönemdir Antik Yunan.

Güzelliğe ve güzelliğin ne olduğu üzerine arayışa düşkün Yunanlılar mimarinin ve özellikle cephe kurgusunun nasıl olması gerektiğine en çok kafa yoran uygarlıklardan birisi galiba. Bunu, geliştirdikleri biçimler ve biçimleri kullanma kurallarından anlamak mümkün. Bu biçim repertuarları ve bunların bağlı olduğu kural sistemlerine "mimari düzen" adını veriyoruz.  

Bu yazıda kısaca Antik Yunan mimarlığının en önemli konusu olan mimari düzenlere değineyim, en azından daha fazla kişi bir Antik kentte gezerken yanındakilere "bak şu Dor düzeni, bu Korint, hmmm demek ki daha geç dönem bu" şeklinde hava yapabilsin, halka bir yararım dokunsun istedim.

Önce tabii mimari düzenin ne olduğundan bahsetmek gerekiyor. Zira günümüz mimarisinde tam karşılığı olan bir durum değil.

8 Temmuz 2018 Pazar

Selçuk Aziz Jean Kilisesi

İzmir’in hemen yanıbaşındaki Selçuk ilçesi eşi az bulunur bir tarihi zenginliğe sahip. Şüphesiz herkesin ilk aklına gelen Ephesos Antik kenti ve dünyanın 7 harikasından biri olan Artemis Tapınağı. Ama bunların yanısıra Beylikler dönemine ait anıtsal İsa Bey Camisi ve yerleşimin içine yayılmış durumda, ilgisizlikten biraz mahsun bir çok hamam, türbe ve mescitin oluşturduğu zengin kültürel miras çok fazla yerleşimde yok. Ayrıca yakın zamanda restore edilerek ziyarete açılan Selçuk Kalesi'ni de bunlara eklemek gerekiyor.

Bunların yanısıra bir yapı var ki hem mimari, hem tarihi hem de dini açıdan çok çok önemli. Aziz Jean, ya da daha yerleşik özgün adıyla Saint Jean Kilisesi. Bu muhteşem Bizans yapısı hem öyküsü hem de mimarisi ile büyüleyici bir yapı. 

12 Haziran 2018 Salı

Pantheon - Tüm Tanrılar İçin Bir Tapınak

Roma İmparatorluğu'nun merkezi olan Roma kentinin hem inşa edildiği tarihte hem de günümüzde en etkileyici yapılarından birisi şüphesiz Pantheon'dur. Roma'ya her gidenin mutlaka uğradığı, şöyle bir girip çıktığı yapı hakkında bir çok bilgi var şüphesiz kitaplarda ve internette. Hem bu bilgilerin en güvenilirlerini biraraya getireyim hem de bir mimar gözüyle yapıya tekrar bakayım dedim. 
Parthenon (web 5)

Adıyla başlayalım yapının... Pantheon, PAN ve THEON sözcüklerinin biraraya gelmesiyle oluşmuş Latince (daha da eskisi, Yunanca) bir sözcük. Pan sözcüğü Türkçe'ye tüm, bütün olarak çevrilebilir. Theon da tanrılar anlamına geliyor. Bu sözcükler zaten Türkçe'ye Yunanca ve Latince üzerinden de geçmiş ve nadiren de olsa dilimizde kullanılmakta. Panislamizm ya da Teoloji sözcüklerindeki gibi. 

Özetle "Pantheon"un tam olarak karşılığı "Tüm Tanrılar". Sözcüğü bina ismi olarak düşündüğümüzde de "Tüm Tanrılara Adanmış Tapınak" olarak çevirmek doğru olacak. Ve evet, Pantheon Romalılar tarafından tüm tanrılarına adanmış bir tapınak olarak inşa edilen bir yapı. Ancak tabii ki içinde tüm tanrılarına ait kült nesneleri bulmak mümkün değil, zaten Romalıların yüzlerce tanrı, tanrılaştırdıkları kavram ve kişiye sahip olduklarını düşündüğümüzde bunun imkansız olduğunu kabul etmek lazım. Aslında bu tapınak Roma panteonundaki (panteon burada belli bir dindeki tanrılar sınıfı anlamında) en önemli tanrılara adanmış bir tapınak.  

22 Mayıs 2018 Salı

Karun Kadar Zengin mi Yoksa Mutlu Olmak mı İstersiniz?

Karun Hazineleri yakın zamanda Uşak Müzesi'nin soyulması ve bazı eserlerin sahteleri ile değiştirilmeleri üzerine gündeme gelmişti. Neyse ki sonradan gerçek eserler bulunmuş ve müzeye geri iade edilmişti. Galiba bu olayların sorumlusu olarak da müze müdürü yargılanıp suçlu bulunmuştu. Şu an Uşak Müzesi yeni yerine taşınmak üzere. Uşak Tren İstasyonu'nun yanında inşa edilen yeni müze binası herhalde yakın zamanda ziyarete açılacak ve bu müthiş eserleri tekrar görebileceğiz. 

Bu değerli ve güzel eserlerin sahibi, zenginliğin, hazinelerin kendisiyle özdeşleştirildiği Karun aslında hayali değil, tarihi bir kişilik. Kendisi aslında MÖ 560 - 546 yılları arasında hüküm süren Lidya Kralı Kroisos'dan başkası değil.

11 Mayıs 2018 Cuma

Judith ve Holofernes ya da Kafa Kesmenin Estetiği

Judith ve Holofernes'in Başı,
Gustav Klimt, 1901
Evet, kafa kesmek ya da kesilmiş bir kafa hiç hoş bir şey değil. Hele ki son dönemde IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin insanlık dışı eylemleri akla gelince bu konu hakkında konuşmak, estetikle yan yana getirmek bile oldukça nahoş bir iş.

Tam da bu yüzden, sanat tarihinde beni en çok etkileyen resimlerden biri olan Gustav Klimt'in "Judith ve Holofernes'in Kafası" tablosunun hikayesini peşine düşünce sanatın hoş olmayanla ilişkisi üzerine söyleyecek çok şey olabileceğini düşündüm ve söyleyeyim dedim. 

Önce biraz konudan, resimden ve farklı varyasyonlarından bahsedelim.

Mesel kutsal kitaplarda değil, bunlara ek olarak yazılmış, "apokrif" olarak tabir edilen metinlerden birinde anlatılır. Judith'in tüm hikayesi "Judith Kitabı" isimli bir derlemede toplanmıştır. Kitabın 10 ve 14. bölümleri arasını olduğu gibi yazının sonuna ekledim, isteyen oradan okuyabilir ama sıkılganlar için hikayenin özeti şu:

Asur İmparatoru Nabucadnezzar İsrail halkının üstüne Holofernes isimli bir komutanının yönetiminde güçlü bir orduyu gönderiyor. Holofernes'in ordusu Betulia kentinin önüne kamp kuruyor ve kenti teslim olmaya zorluyor. Çok güçlü olan ordunun karşısında kentin umudu günden güne azalıyor.

24 Nisan 2018 Salı

Pegasos'lu Bellerophontes ya da Beyaz Atlı Prens

Her genç kızın hayali olan "Beyaz Atlı Prens"in kim olduğunu açıklığa kavuşturmanın zamanı geldi arkadaşlar.Özellikle Ortaçağ romantik edebiyatının popüler konusu olan bu anlatının günümüze büyük oranda karikatürü varabilmiş ama gelin, aslında bu anlatı nereden türemiş, nereleri dolaşmış, hangi dinlere girmiş çıkmış, biraz ona bakalım.


Bellerophontes ve Pegasos
En son yazacağımı baştan söyleyeyim, ejderhayı öldürüp prensesi kurtaran Beyaz Atlı Prens, Yunan mitolojisinin kahramanlarından Bellerophontes’ten Beyaz At ise herkesin iyi kötü bildiği kanatlı at Pegasos'tan başkası değil. 

Bellerophontes'in hikayesi uzun. Tüm kahramanlar gibi trajediler ile dolu yaşamında bir çok altından kalkılamaz görevi tanrıların, tanrıçaların yardımıyla yerine getirmiş, ölüme kafa tutmuş bir arkadaş kendisi. Onu Anadolu'ya bağlayan ve binlerce yıl sonraki romanlara, masallara, şiirlere, dini anlatılara hatta resim ve heykellere ilham veren "Beyaz Atlı Prens"e dönüştüren görevinin izleri ise hala Antalya’nın batısındaki dağlarda varolmaya devam ediyor.

Homeros, ölümsüz eseri İlyada’da değinir Bellerophones’in hikayesine. İlyada’daki metnin tamamını en sona ekledim, aşağıda ondan ve diğer kaynaklardan derlediğim hikayenin özetini aktarayım: