2 Ağustos 2018 Perşembe

Yunan Mitolojisinin Üvey Tanrısı Hephaistos

Hephaistos Antik Yunan panteonunda yani tanrılar aleminde 12 önemli tanrıdan biri olmasına rağmen çok fazla bilinmeyen, adı çok geçmeyen, pek tapınağına rastlanmayan bir tanrı. Genelde de bahsedilmeye çirkinliği ile, topallığı ile başlanan, hor görülen biri. Aslında emekçi ve çalışkan, becerikli bir abimiz. Ayrıca doğumunda, engelliliğinde, sorumlu olduğu işlerde öyle ilginç derinlikler var ki, kesinlikle biraz daha bilinmeyi hakediyor.

Her tanrının doğumu olay(lı)dır. Hephaistos'unki de istisna değil:

Çoğu anlatı, Zeus'un Athena'yı tek başına meydana getirmesini kıskanan karısı Hera'nın Hephaistos'u tek başına doğurduğunu/meydana getirdiğini aktarır. Gerçi Zeus Athena'yı tek başına getirmemiştir ama neyse o da başka bir hikaye, girmeyelim şimdi, ama Athena Zeus'un bir baltayla yardığı başından çıkmıştır. Bu arada bu baltanın da Zeus'a Hephaistos tarafından yapılarak verildiği de aktarılır. Zaman/kronoloji mevhumunun tepetaklak olduğu bir anlatı:


Zeus, Athena'nın doğması için Hephaistos'un baltasıyla kendi kafasını yarıyor ve bu doğumu kıskanan Hera Hephaistos'u kendi kendine doğuruyor. Hadi buyrun...

Hata gibi görünen bu dizge aslında Yunan mitolojisinde sıklıkla karşılaştığımız karmaşık zaman ya da çizgisel olmayan zaman kavramına bir örnek.

Neyse... Hephaistos'un en önemli fiziksel özelliklerinden biri çirkin olması, diğeri ise topal olmasıdır.      

Bazı kaynaklarda bir bazı kaynaklarda her iki ayağı da topaldır. Bu topallığın sebebi de farklı kaynaklarda farklı anlatılır. Homeros İlyada'da -Azra Erhat'ın çevirisiyle- bu konuya şöyle değinir:

İki kulplu tası kaldırıp verdi anasına, (Hephaistos) dedi ki:
"Aldırma anacığım, sık dişini, bağrına taş bas,
Seni çok severim, görmek istemem dayak yediğini.
Tepem atsa bile koşamam yardımına; ne yapayım,
Olymposluya (Zeus’a) karşı gelmek çok zor.
Bir gün sana yardım etmek istedimdi hani,
yakaladıydı beni bacağımdan,
attıydı tanrısal eşikten aşağı,
yuvarlandmı gittiydim tam bir gün.
Düştüydüm Lemnos Adasına, batan günle,
birazcık canım kalmıştı, ha çıktı ha çıkacak.
Sintiler yerden kaldırdılardı orda beni."
(İlyada 1/586-594)

Olayı Apollodoros da Bibliotheka'da şöyle anlatır: 

"Hephaistos Hera'yı bağlarından kurtarmaya geldiği için Zeus onu gökten fırlatıp atmıştır. Zira Herakles Troia'yı alıp denize açıldığında Hera onun ardından bir fırtına gönderdiği için Zeus Hera'yı Olympos'tan aşağı sarkıtmıştı. Hephaistos Lemnos'a düşmüş, bacaklarından sakatlanmış ama Thetis onu korumuştur."

Olympos'tan Lemnos'a fırlatılan Hephaistos. Anlatılara göre 1 tam gün yani 24 saat süren yol yaklaşık 240 km. Saatte 10 km. lik keyifli bir yolculuk sayılabilir Hephaistos'unki. 

Bazı kaynaklarsa -örneğin Graves- Hephaistos'u Zeus'un atmadığını, kendi başına doğurduğu bebeğin çirkinliğinden dolayı diğer tanrıların alaylarından çekinen Hera'nın onu fırlatıp attığını aktarır. Tabi Homeros ve Apollodoros bu konuda güvenilir kaynaklar olarak kabul edilebilinirse de Hephaistos'un Hera'dan intikam alması Graves'in anlatımının da doğru olabileceğini düşündürüyor. 

Bir diğer ilginç yoruma da değinmek gerekir burada. Yunan mitlerinin yorumlanması konusunda çok önemli bir uzman olan Robert Graves, demirci tanrı Hephaistos'un topal olarak canlandırılmasının nedeninin ilginç bir gelenek olabileceğinden bahsediyor. Graves, çok erken zamanlarda kabilelerin savaş aleti yapmakla görevli demircilerin düşman kabilelere kaçmalarını ve onların hesabına çalışmalarını önlemek için ayaklarından sakatlamalarının bir yansıması olabileceğini iddia ediyor. Kulağa ilginç gelse de ben daha önce böyle bir geleneğe dair hiç bir şey duymamıştım, biraz şüpheyle karşıladım açıkçası. 

Neyse, bir şekilde aşağılanan, fırlatıp atılan Hephaistos düştüğü Lemnos Adası'nda metalleri işlemeyi öğrenerek bu konuda oldukça ustalaşır ve bazılarına göre annesi Hera'dan intikam almak için, bazılarına göreyse Olympos'a dönebilmek için bir tuzak hazırlar. Sanatını konuşturarak altından güzel bir taht hazırlar. Hera tahtı görür ve hemen Olimpos'a taşınmasını emreder, ya da Hephaistos tahtı Hera'ya yollar. Ancak tahta oturduğu anda bunun bir tuzak olduğunu ve tanrısal güçlerine rağmen kilitlenen tahttan kalkamadığını farkeder. Derhal Hephaistos'un getirtilmesini emreder ancak bu o kadar da kolay olmaz. Tanrıların habercisi Hermes gelip Hephaistos'a dil döker, savaş tanrısı Ares gelip zor kullanarak onu götürmeye çalışır ancak ikisi de başarılı olmaz. En son şarap tanrısı Dyonisos onu sarhoş ederek Olimpos'a dönmeye ikna eder ancak 2 şartı vardır. Saygın bir tanrı olarak Olympos'a dönecek ve en güzel tanrıça, aşk tanrıçası Aphrodit'le evlendirilecektir. Karısı ve kardeşi Hera'nın daha çok acı çekmesine gönlü razı olmayan Zeus iki şartı da kabul eder ve maceralı bir evliliği onaylar.

MÖ 5. yüzyıla ait bir içki kabında, soldan sağa: Eşeğin üstünde Olympos'a dönen Hephaistos. Başındaki armaşık yapraklarından yapılmış taç onun Dyonisos tarafından sarhoş edildiğini sembolize ediyor muhtemelen. Sarmaşık Dyonisos'un atribusudur (işareti) çünkü. Eşeğin hemen önünde elinde içki kabıyla Dyonisos, onun önünde bir satir, flüt çalıyor. En sağda Hera, tuzaklı tahta oturmuş, bir hizmetlisine kendini serinletiyor. (web2)

Graves Hephaistos'un doğumu, fırlatılışı ve Olympos'a dönüşünün şu şekilde olduğunu aktarır:


"Demirci Tanrı Hephaistos doğduğunda o kadar çelimsiz ve çirkin bir çocuktu ki, ondan iğrenen annesi Hera, böyle bir çocuğa sahip olduğu için kendisiyle alay edilip utanç duyacağını düşündüğünden, bebeği tuttuğu gibi Olympos Dağından aşağı fırlattı. Ne var ki çocuk şans eseri, Thetis ve Eurynorne'nin ona hemen yardım ettiği denize düştüğünden ölümcül veya kalıcı bir yara almadı. Bu iyiliksever tanrıçalar onu alıp denizin altındaki bir mağaraya sakladılar. Bu mağarada büyüyen Hephaistos yalnızlığını demire çeşitli şekiller vererek gidermeye çalıştı. Kendisini ölümden kurtaran tanrıçalara minnettarlığının bir göstergesi olarak, ustalığını kullanarak yaptığı birbirinden güzel ve eşsiz armağanlar, o güne kadar hiç görülmemiş aletler hediye etti.

Aradan geçen dokuz yıldan sonra günün birinde Hera bir şölende Thetis'in taktığı olağanüstü güzellikteki broşu görünce, "Aman tanrım, bu muhteşem mücevheri nereden buldun?" diye sordu. Thetis önce tereddüt ettiyse de, Hera’nın giderek öfkeye dönüşen ısrarı karşısında gerçeği anlatmak zorunda kaldı. Tanrıça hiç vakit kaybetmeden oğlunu, gece gündüz yirmi körüğün çalıştığı, daha iyi bir demirhane yaptığı Olympos'a geri götürdü, bununla da kalmayıp onun Aphrodite ile evlenmesini de sağladı. Hephaistos, Hera’ya o kadar alıştı ki, kendisine başkaldıran Hera’yı elleri ve ayaklarından bağlayarak gökyüzünden aşağı sallandıran Zeus'a bile kafa tutmaya cüret etmişti.


Ne var ki sessiz kalmak daha akıllıca olurdu, zira Zeus onu ikinci kez Olympos'dan aşağı attı. Hephaistos bütün gün düştü. Lemnos adında bir adaya düşerek iki bacağını kırdı ve ölümsüz olmasına rağmen, köylüler onu bulduğunda zorla nefes alır bir haldeydi. Daha sonra özür diledi ve tekrar Olympos'a yerleşti, yalnızca altın bastonlarla yürüyebiliyordu"


Neyse, sonuç olarak Hephaistos Olympos'a döner ve tanrıların en güzeli, aşk tanrıçası Aphrodite ile evlenir. Bu yorumcuların yorumlamaya doyamadığı, kusursuz güzellikle kusur ve çirkinliğin biraraya gelmesini sembolize eden bir evliliktir.

Fakat bunun çok da mutlu bir evlilik olduğu söylenemez. Muhtemelen baştan beri bu evliliği istemeyen Aphrodit Hephaistos'u savaş tanrısı Ares ile aldatır. Bu olayı gören Apollon -ki olan ve olacak olan herşeyi görme yetisi vardır kendisinde- hemen Hephaistos'a haber verir.

Diego Velazquez'in 1630 tarihli "The Forge of Vulcan" (Vulcan'ın demir atölyesi) adlı tablosu. Vulcan, Hephaistos'un Roma mitolojisindeki karşılığı. Başının çevresinde defne yapraklarından bir taç ve hale olan artiz arkadaş Apollon. Hephaistos ise yardımcıları ile birlikte atölyesinde metale şekil vermekle, savaş zırhları yapmakla meşgul. (web1)
Burada konu şu: Apollon, Hephaistos'a karısı Aphrodit'in kendisini Ares'le aldattığını haber veriyor. 
Olaya çok kızan Hephaistos bu rezaleti tüm tanrılara göstermek için bir tuzak kurar. Demirden bir ağ yapar, tam Aphrodite'le Ares sevişirlerken onların üstüne atarak hareketsiz kalmalarını sağlar ve tüm tanrıları çağırarak işlenen suçu onlara gösterir. Tanrıların bazıları çıplak Aphrodit'in güzelliğine dalıp giderken bazıları durumun komikliğine güler, bazıları ise Hephaistos'un durumuyla dalga geçer.

Daha sonra Hephaistos, kimisine göre kendisiyle dalga geçilecek bir duruma yol açtığını fark ederek, kimisine göre ise Poseidon'un ısrarlarıyla Ares ve Aphrodite'i serbest bırakır ve evliliği devam eder.

1827 tarihli, Alexandre Charles Guillemot'a ait bu tabloda, Aphrodite ve Mars sevişirken Hephaistos'un onları yakalaması ve üzerlerine metalden ağı atması. Diğer tanrılar yukardan bu rezaleti izliyorlar. (web3)
Aslında buraya kadar anlatılanların kısa bir değerlendirmesi yapılacak olursa Yunan tanrılarının günümüz tanrı anlayışından ne kadar farklı olabileceğine dair bir çok şey biriktirmiş olduğu görülür. Yunan tanrıları günümüzdeki ideal tanrı anlayışından tamamen farklı olarak, insanlara özgü düşkünlüklere ve kusurlara sahip olabiliyorlar:

- Kıskançlık
- Çirkinlik
- Bedensel engeller
- Kavga etme
- Sarhoş olma
- Alay etme
- Alay edilme
- Aldatma
- Aldatılma
vs...

Bunlara diğer mitler de düşünülerek daha yüzlercesi eklenebilir. Bu insana dair kötü özelliklere sahip olma Yunan tanrılarının "antropomormorfik" yani insan biçimli olmalarının sadece beden biçimiyle sınırlı kalmadığını, karakterlerinin de insan biçimli olduğunu gösteriyor.

Hephaistos (oturan) ve yardımcıları olan kykloplar Akilleus (Aşil) için savaş kalkanı ve zırhı yaparlarken. Solda Athena, sağda Hera onları izliyor. Roma'da, Palazzo dei Conservatori'deki rölyef (web4)
Hephaistos genellikle hem Yunan hem de Roma döneminde yanardağlarla da ilişkilendirilmiştir. Malum, demircilerin yüksek scaklıktaki korlarla dolu ocakları, yanardağların lavlarla dolu kraterleri ile benzeşir. Dolayısıyla yanardağları hep demirci tanrının işlikleri olarak görmüş, bunların faaliyetlerinden Hephaistos'u sorumlu tutmuşlardır. Hatta günümüzde Türkçe'de "volkan" sözcüğünün kökü olan "Vulcan" Hephaistos'un Roma mitolojisindeki adıdır.

Hephaistos, kendi anlatılarının dışında başka anlatılara da "misafir sanatçı" olarak katılır. Çoğu zaman yeni bir şey icat etme, yaratma ve özellikle savaşçıların silahlarını yapma konusunda bir çok anlatıda yan rollerde bulunur.

Örneğin, uzunca bir anlatı olan kadının yaratılmasında, ilk kadın olan Pandora'yı Zeus'un emri ile Hephaistos yaratmıştır.

İlk kadın, Pandora'nın yaratılması. Sağ taraftaki Hephaistos Pandora'ya kilden şekil veriyor, sol taraftaki Athena da giysisini giydiriyor. 5. yüzyıl sonlarına tarihlenen bir kylix. (Yassı tabak benzeri kap) (web5)
Ayrıca bu sahnede görünmemekle birlikte Aphrodite Pandora'ya güzellik, Apollon müzik ve iyileştirmeyeteneği, Demeter bitki yetiştirme, tarım yeteneği, Poseidon inci bir gerdanlık ve suda boğulmama yeteneği, Hera merak, Hermes kurnazlık, cesaret, çekicilik ve ünlü "Pandora'nın Kutusu'nu", baştanrı Zeus ise yaramazlık ve aptallık verir... Sanırım bunun nedeni Zeus'un erkeklere kızması ve Pandora'yı onları cezalandırmak için kullanmak istemesi.

Sanatta ve Mimaride Hephaistos

Resim ve Heykel sanatında çok da göz önünde olan bir tanrı değildir Hephaistos. Yakışıklı Apollon, kudretli Zeus, Heybetli Poseidon, dinamik Hermes gibi "fotojenik" tanrıların ardından, belki "ikinci sıra" diyebileceğimiz Ares ve Hades gibi, çok fazla görünmez ortalıkta. Göründüğünde de genelde kollarının adaleleri  şişkin, göğsü kıllı, iriyarı bir demirci şeklindedir (Şefik Can). Ayrıca çoğunlukla demircilere ait iş önlüğü ve araç gereçle birlikte gösterilir.

Mimaride de çok popüler bir tanrı olduğu söylenemez Hephaistos'un. Anadolu'da örneğin şu anda hiç aklıma gelmiyor Hephaistos tapınağı. Yok diyemeyiz, mutlaka vardır ama çok çok nadir herhalde. Bilen, gören varsa haber ederse çok memnun olurum. Hephaistos'un en ünlü tapınağı Atina'da Agora'nın hemen yanında bulunur. Günümüze oldukça iyi durumda gelen Dor düzenindeki bu tapınağın fotoğraflarını aşağıya ekliyorum.

Bu arada Homeros'un İlyada'da belirttiği gibi, becerikli Hephaistos'un Olympos'taki tanrıların evlerini de yaptığını dolayısıyla bir anlamda mimar da olduğunu söyleyelim.


Atina'daki Hephaistos Tapınağı'nın agoradan görünüşü. 

Tapınağın arka yüzü.

Köşe detayı.

Uzun kenar.

Köşe detayı.

Ön yüz.

Köşe detayı ve rölyefli metpolar.

Tonozlu içmekana bakış.

KAYNAKLAR:

Homeros, İlyada
Robert Graves, Yunan Mitleri
Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi
Apollodoros, Bibliotheka

web1 : https://tr.wikipedia.org/wiki/Hephaistos#/media/File:Vel%C3%A1zquez_-_La_Fragua_de_Vulcano_(Museo_del_Prado,_1630).jpg
web2 : http://www.theoi.com/Gallery/K7.1.html
web3 : https://i2.wp.com/ozhanozturk.com/wp-content/uploads/2018/02/Mars-and-Venus-Surprised-by-Vulcan.jpg
web4 : http://lewebpedagogique.com/asphodele/files/2014/12/Hephaistos-Cyclopes.jpg
web5 : http://www.crystalinks.com/pandorasbox.html


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder