21 Kasım 2020 Cumartesi

Binaların Altında Kalan Tanrılar

Yok, başlık yanıltmasın sizi, bir mit anlatmayacağım. Yakın zaman önce yaşadığımız üzücü depremle de ilgili değil... Ya da ilgili mi acaba? Tam emin değilim... 

İzmir'de özellikle kent merkezinde Helenistik ve Roma dönemi kalıntıları ile sıklıkla karşılaşırız. Agora ve çevresinde o zamanki adıyla Smyrna'ya ait bir çok yapının izi, arkeologların özenli çabalarıyla gün yüzüne çıkartılıyor. Kadifekale'nin de kentin Akropolisi olduğunu biliyoruz. Ancak İzmir'de antik kentlerde sıklıkla karşılaştığımız görkemli tapınak kalıntılarının olmayışı hep dikkatimi çekmiştir. 

Şüphesiz tüm antik kentlerde olduğu gibi Smyrna'da da bir çok tapınak, sunak, kutsal alan bulunuyordu. Ancak kentin, Helenistik ve pagan Roma dönemlerinden sonra Hristiyan Roma, Beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde aynı alanda gelişmesi günümüze sınırlı sayıda yapının algılanabilir bütünlükte gelebilmesine neden olmuş. Ve maalesef bunların arasında da antik kentlerde görmeye alıştığımız tapınaklar yok. Tabi Bayraklı Tepekule'deki Athena Tapınağı hariç. Onu ve bence biraz da sorunlu restorasyonunu başka bir yazıda ele alalım... 

Bu yazıda Helenistik ve Roma döneminden kalma yerini bildiğimiz bir kaç tapınaktan bahsedeceğim. Öncelikle çok emin olmadıklarımdan... Birincisi antik kentin Akropolisi olan Kadifekale tepesinde mutlaka kutsal alanlar ve tapınaklar olmalı idi ancak bildiğim kadarıyla bunlardan hiç bir iz kalmamış. İkinci olarak bugün Agora alanının kenarındaki okul binasının olduğu yerde bir tapınak olabileceğini alanda çalışan arkeologlardan duymuştum. Okulun oturduğu terasın topografyası, boyutu ve yönlenmesi, Agoraya yakınlığı burada bir tapınak olabileceğini düşündürüyor ancak tabii ki bu konuda daha kesin şeyler söyleyebilmek için okulun taşınıp arkeolojik araştırmaların yapılması gerekiyor. Kazı ekiplerinin ürettiği çizimlerde de hep o okulun olduğu alanda "Tapınak (?)" ibaresi var. 

Benim biraz daha detaylıca peşine düşeceğim tapınaklar 19. yüzyılda yapılan haritalarda tam olarak yeri ve planları belirtilmiş olan Değirmentepe'deki tapınaklar. 

Ne yazık ki bunlara dair hiç bir iz kalmamış günümüze. Apartmanları basıp geçmişiz buradaki "tanrı evleri"nin üzerine...

Bu tapınaklar hakkındaki verilerin çoğunu haritalardan elde ettim, çok kapsamlı bir okuma yapmadım baştan söyleyeyim. Haritaları da mümkün olduğunca kronolojik sırayla sunacağım.

Tam yazıyı tamamlamıştım ki sevgili İsmet Emre Usta bir makaleden haberdar etti beni, konu hakkında baya güzel bir çalışma varmış meğer, en son o makaledeki bilgileri de aktaracağım. 

Haritalarda Değirmentepe ve Tapınakları

Tapınakların izini sürmeye 18. yüzyıldan başlayalım. Barbie du Bocage, 1780 civarına tarihlenen haritasında alanı boyayarak tapınak yazmış. Ancak ne tapınağı olduğu anlaşılır değil. Gerçi mavi zeminde bir şeyler daha yazıyor ama okuyamadım. Araştırmalarım sonucunda ulaştığım başka bir kaynakta bu haritada işaretlenen yerin "Jupiter Tapınağı" olduğu bilgisine ulaştım. Nereyi araştırdın, nereden ulaştın demeyin. Blog yazısı bu idare edin. Gerçekten de haritada "J" ve "p" harfleri seçilebiliyor. Jupiter biliyorsunuz Zeus'un Roma'daki eşdeğeri...

Sıra, 1854-56 tarihli Luigi Storari'nin yaptığı haritada. İzmir'in 17. yüzyıldan itibaren bir çok haritası çizilmiş olsa da en erken tarihli ve günümüz tekniğine yakın haritalardan birisi bu harita arkadaşlar. İçinde müthiş detaylar var. Ama biz onlara çok dalmadan tapınakların olduğu Değirmentepe bölgesine odaklanacağız. 

Storari planında Değirmentepe ve tapınakları.

Storari haritasında büyük, dikdörtgen tapınağın yanındaki yazı ne yazık ki okunamıyor. Temp. di XXXX Corifeo gibi okuyabildim. Haritanın aslından bakmak lazım. Ama bulunduğu bölge için "Monte Corifeo" denmiş. Yani tapınak Corifeo'daki XXX tapınağı gibi adlandırılmış. Diğer küçük tapınakta Vesta Tapınağı'nın ismi yazıyor. Bu arada tapınakların plan özelliklerine dair en iyi ipuçlarını da bu harita veriyor. Büyük tapınak yaklaşık olarak doğu-batı yönünde, dikdörtgen bir stilobata oturmuş peripteral bir tapınak olarak çizilmiş. Peripteral, kült heykelinin bulunduğu kapalı bölüm olan cellanın etrafında 4 yönde sütun sırası var demek. Ancak cellanın ön ve arka cephelerinden uzakta kalmış gibi sütun sıraları. Bu pek alışılmış bir durum değil. Biraz daha kapsamlı araştırma yapmak lazım bir şeyler söylemek için. Ön ve arkada çift sıra sütun olup, iç sıra sütunların izi kalmadığı için Storari onları tespit edememiş, çizmemiş olabilir.

Vesta tapınağı ise tam sayılmıyor ama sanki dairesel olarak dizilmiş 8 sütundan oluşmuş küçük bir tapınak gibi. Bu form, Vesta tapınakları için alışılmış bir form. Aşağıda benzer bir plan şemasına sahip ama tabi daha büyük boyutlardaki Roma'daki Vesta Tapınağı'nı görüyorsunuz. Buna benziyor olabilir Smyrna Vesta Tapınağı da.


Roma'daki Vesta Tapınağı. Smyran Vesta Tapınağı'da büyük olasılık bunun biraz daha küçük versiyonu idi... Smyra'daki tapınakta 8, bunda 16 çevre sütunu var (Yanlış görmedim/saymadımsa) (web2)



Geçelim bir diğer haritaya... Kentin yeni yapılan demiryollarını ve rıhtımını da içeren 1875 tarihli bu haritada yapı Jupiter Tapınağı olarak belirtilmiş. Vesta Tapınağı ise basit bir daire olarak gösterilmiş. 
Murrays Handbook 1875 (web1)

Bir diğer detaylı ve benim çok sevdiğim harita ise yine 19. yüzyılın ikinci yarısında üretilen Lamec Saad'a ait harita. Bu harita da Storari'nin haritasına göre çok çok daha detaylı ve biraz daha geç tarihli olduğundan yeni gelişmeleri de içeriyor. Örneğin rıhtım yapılmış, demiryolları döşenmiş, garlar yapılmış vs... Ve bizim tapınaklar da hala güzel güzel duruyor Değirmentepe'de. Gerçi duruyor dediğim yapılar ayakta değildi tabii ki. Dönem fotoğraflarından bunu biliyoruz ama en azından yapıların biçimleri hakkında izlenimler edinilebilecek kadar kalıntı vardı diye tahmin ediyorum. Ama bundan emin olamayız, belki de haritaları çizenler bazı varsayımlarda bulunmuş veya yerinde kalıntı görmese de anlatılanlardan yararlanmış da olabilirler. 

Lamec Saad'a ait 1876 tarihli haritada Değirmentepe ve tapınakları. (Kaynak: Bir Amerikan Üniversitesinin kütüphanesinden bulmuştum ama hatırlamıyorum şu an açıkçası. Böyle kıl araştırmacılar da vardır, özgün kaynağı vermezler... Yok valla ondan değil, hatırlayamadım ve arşivimde bulamadım şimdi)

Saad haritasında bu alan "Deirem Tepe" yani Değirmen Tepe olarak belirtilmiş ve her iki tapınağın da isimleri net olarak okunuyor. Büyük olanın üzerinde "Temple d'Esculape" yazıyor. Bu Asklepios Tapınağı anlamına geliyor. Biraz aşağıdaki dairesel tapınak da "Temple de Vesta" yani Vesta Tapınağı olarak isimlendirilmiş. Gösterimlerse aynı. Şimdi nereden çıktı Asklepios diye şaşırıyoruz. 

Tabi burada şunu söylemek lazım tekrar. Saad bu tapınakları hiç görmemiş bile olabilir, o dönemlerde bir önceki uzmanın veya seyyahın bilgilerini tekrarlamak sıklıkla karşılaşılan bir şey. Yani bazı seyyahlar bazı yerlere gitmeden başka seyyahın seyahatnamesinden okuyup aktararak burası şöyledir, böyledir diyebiliyor. Dolayısıyla benzer şekilde Saad da hiç yerinde görmeden Storari'nin planının bu kısmını kopyalamış olabilir. Yani Saad planında bu tapınak gösterimlerinin olması o tarihte orada böyle kalıntıların olduğunu garantilemez. Ama ben Saad'a güveniyorum abi. Bu kadar iyi harita yapan adam gidip görmüştür kesin oraları. 

Of ya nerden girdik bu kaynak sorgulamasına, işimiz bu değil, biz tapınaklara dönelim. 

1880 tarihli bu haritada ise yapılar tam okunmuyor ama net olarak "Asklepion Tapınağı" ve "Vesta Tapınağı" yazıyor Değirmentepe'de... Haydaa... Bu da Asklepion diyor. İleride göreceğiz, zaten arkeologlar da Smyrna'da Asklepios kültüne ait bir tapınak olduğunu söylüyorlar. Bu o mu acaba?  

1880 tarihli harita (web1).

1881 tarihli Thomas Graves'e ait haritada ise burası Apollon Tapınağı olarak gösterilmiş. Apollon? Yok canım...

1881 tarihli Graves haritası (web1).

Buyur... 1882 tarihli John Ramsey McCulloch'a ait bir harita ve bilin bakalım tapınak nasıl kaydedilmiş... Apollo Tapınağı. McCulloh kusura bakma ama sanırım Graves'den aşırmışın sen bu haritayı. En azından bu bölümü. Hem sen ve Graves'ten başka Apollo diyen yok hem de Smyrna'da Apollon kültüne ait -en azından bu kadar görkemli bir tapınağı olacak kadar- bir aktarım yok... Uydurmayın... Yalnız adama saydık sövdük de, gösterdiği yer Değirmentepe mi, emin olamadım. Haritanın ölçeği farklı olduğundan belki Değirmentepe'yi değil de Karataş taraflarını kastediyor da olabilir. Acaba o tarafta başka bir tapınak mı vardı? Sanmıyorum ama, küçük bir olasılık bu. Bence Değirmentepe'yi kastediyor, Apollo meselesini de Graves'den almış.

1882 John Ramsey McCulloch haritasında Apollo Tapınağı (web1).

1885 tarihli Demetrius Georgiades'e ait bir haritada tekrar Asklepios ve Vesta tapınakları olarak belirtiliyor tapınaklarımız.

1885 haritasında Asklepios ve Vesta tapınakları (web1)

1901 tarihli Meyers Leipzig haritasında yine Asklepios...

1901 tarihli haritada Asklepios Tapınağı (web1)

1914 Baedekers... Asklepios... Zaten farkediyorsunuz bir kısmı güncelleme haritası, önceki haritaların revize edilmiş halleri.

1914 tarihli haritada Asklepios Tapınağı (web1)

Ve tapınakları gösteren en son tarihli harita da 1930 tarihli yangın haritası... Orada da Asklepios Tapınağı olarak belirtilmiş.

1930 tarihli haritada Asklepios Tapınağı (web1)

Kime Ait Bu Tapınak(lar)

Vesta Tapınağı'nda pek bir şüphe yok. Yani bugün Varyant'ın en yüksek boğumlarının civarında büyük olasılıkla dairesel bir Vesta Tapınağı vardı diyebiliriz. Bazı haritacılar bu tapınağı göstermemiş ama gösteren de net olarak Vesta Tapınağı demiş. Vesta Yunan mitolojisindeki Hestia'nın Roma versiyonu. Genelde ocak tanrıçası olarak biliniyor. Kentin prytaneion yani belediye binası benzeri binasındaki ateşin 7/24 canlı tutulmasından Vesta rahibeleri sorumlu. Roma'daki örneğini yukarıda göstermiştim, genelde dairesel oluyor bu Vesta tapınakları. Ya keşke kalmsaymış günümüze, süper olmaz mıymış? Acaba sanal ortamda veya geçici strüktürlerle tekrar canlandırmayı denesek mi? Dur, içime sinmedi buraya da koyayım: 

Roma'daki Vesta Tapınağı. Smyran Vesta Tapınağı'da büyük olasılık bunun biraz daha küçük versiyonu idi... Smyra'daki tapınakta 8, bunda 16 çevre sütunu var (Yanlış görmedim/saymadımsa) (web2)

Denize daha yakın olan büyük, dikdörtgen planlı ve büyük olasılıkla peripteral, yani çevresinde bir sütun sırası bulunan tapınağınsa kime ait olduğu çok tartışmalı. Asklepius diyenler çoğunlukta gibi ama çağdaş araştırmacılar Zeus Akraios var orda büyük olasılıkla diyor. Bunu destekler biçimde Jupiter Tapınağı diyenler de var. Apollo'yu denkleme katan isimlerse McCulloch ve Graves. Bu bana biraz daha düşük bir olasılık gibi geliyor.

Akın Ersoy'a göre büyük tapınağın Asklepios’a ait olduğuna dair görüşün kaynağı Cadoux. Cadoux Pausanias’ın konu ile ilgili aktarımlarına dayanarak tapınağın Askepios’a ait olduğunu söyler. Akın Ersoy şöyle özetlemiş konuyu, ondan aktarıyorum:

Smyrna'nın yeniden imarına vesile olan Aristeides uzun yıllar sağlık sorunları ile uğraştı. Aristeidcs'in günümüze ulaşan eserleri sayesinde MS 2. yüzyılın özellikle ikinci yarısında Asklepios kültünün oldukça yaygın olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim ona Asklepios Tapınağı'nın rahipliğine atanması Smyrna meclisi tarafından önerilmişse de bu görevi reddettiği de öğrenilmektedir. 

Aristeides'in Orationes adlı eserinde Asklepios Tapınağı'nın yanı sıra bu külte ilişkin olarak bir "Gymnasion”un tümünün veya bir bölümünün bu kült için kullanılmış olabileceği anlaşılmaktadır. 

Cadoux, tapınağın Değirmentepe (Koryphe) ile deniz arasında olduğunu ve bunun Bahri Baba Parkı civarında olabileceğini önermektedir. Cadoux'nun bu önermesi çağına şahitlik eden Pausanias'ın (7.V. 2) "Smyrna halkının, Koryphe Tepesi ile, içine başka suyun karışmadığı, gölcük benzeri bir deniz girintisi arasında kendileri için yaptırmış bulundukları bir Asklepios tapınakları vardı” şeklinde verdiği bilgilere dayanmaktadır. Nitekim bir epigramda, tapınağın limandan çok uzakta olmadığı, limandaki deniz fenerinin Asklepios'a inananlar tarafından yapıldığından anlamak mümkün olabilmektedir. Epigram şöyledir;

"Denizciler bana korkusuzca yelken açın, artık gecenin ışıksız belirsizliğinden korkmanıza gerek yok. Fenerimin uzaklara erişen ışıltısı tüm gezginler için beni inşa eden Asclepiadae loncasının anısını canlı tutmak için yanar" 

Limandan çok uzakta bulunmayan bu tapınak deniz yolu ile gelen hacılar ve şifa dileyenlerin uğrak yeri olmalıydı. Tapınağın izine henüz rastlanmamışsa da ele geçen tanrıya adak olarak sunulan Asklepios figürinleri (pişmiş toprak heykelcikler) Aristeides'i destekleyen maddi kalıntılardır. 

Figürin buluntuları iki kültün varlığına daha işaret etmektedir. Bunlardan biri kentin Akdeniz'in önemli bir ticaret limanı olduğu dikkate alındığında Smyrna limanının ticaretini yöneten Hermes, diğeri varlığı yazıtlardan da bilinen Athena idi. Athena Areia'ya ait olan kült, MÖ 241 'de, Menderes Magnesiası ile Smyrna arasında yapılan barış anlaşmasından itibaren saygı görüyordu" (Ersoy, 2015, 33).

Ersin Doğer ise kitabının sonuna eklediği haritada bu alandaki tapınağı “Zeus Akraios” tapınağı olarak işaretlemiş. Vesta Tapınağı’nı ise göstermemiş. Kitaba hızlıca göz attım ancak tapınaklara ilişkin bir bilgiye rastlamadım. Sanırım bu çizim orijinali Naumann’a ait. (Naıumann'ın makalesine henüz ulaşamadım, ona ulaşınca oradaki bilgileri de aktarırım) Akın Ersoy da Antik Smyrna adlı kitabında aynı haritayı kullanmış ve çizimin orijinalinin Naumann’a ait olduğunu not etmiş. Burada da sözkonusu tapınak “Zeus Akraios Tapınağı (?)” biçiminde gösterilmiş. Yani tam emin değiliz anlamında bir soru işareti de var. 

Doğer ve Ersoy'un kullandığı Naumann kaynaklı harita (Doğer, 2006).


Şimdi bahsettiğim makaledeki bilgileri aktarayım. Başlığı, "The Değirmentepe Temple At Smyrna" olan makalenin yazarları Murat Kılıç, Onur Gülbay.  

19. yüzyılın ilk çeyreğinde tapınağın sadece temel kalıntılarının görülebildiğini aktaran yazarlar aidiyet konusunda da "Değirmentepe Tapınağı'nın ilk olarak Zeus Akraios'a adandığını, ikincil olarak kentin II. neokoros unvanını almasından sonraki tarihsel süreçte Hadrianus kültü ile ilişkilendirilerek yeni bir tapınımın geliştirildiği" olasılığını öne sürüyorlar. 
 
Makaleden bir çok gezginin ve uzmanın da genelde Asklepios ve Zeus Akraios arasında kaldığını öğreniyoruz. Bunu zaten haritalarda da görmüştük. Hatta Apollonlar bile gördük...  

Yazarlar sadece gezginlerle sınırlı kalmayıp nümismatiği de işin içine katmış, yani Smyrna kentine ait sikkelerin üzerindeki tapınak tasvirlerini de incelemişler. Bu sikkelerde de 2 tip, Zeus Akraios'a ait ve Hadrianus kültüne ait tapınak cephelerine rastlamışlar.  

Sonuç olarak yazarların vardığı kanı, MS 1. yüzyılda Değirmentepe'de bir Zeus Akraios Tapınağı olduğu, 123-4 yılları civarında kent ikinci defa neokoros ünvanı aldığında yani imparator adına tapınak yapma ayrıcalığı kazandığında, Smyrnalıların Hadrianus kültü için Zeus Tapınağı'nı uygun görerek bu tapınağı hem Zeus'a hem de İmparator Hadrianus kültüne adanmış bir tapınağa dönüştürdüğü yönünde. Son olarak ise 178 yılındaki depremden sonraki restorasyonla birlikte tapınağın artık sadece Hadrianus kültüne adandığını iddia ediyorlar. 

Bunlara dair önemli bir kanıt olarak da kentin bir yanında Hadrianus'un, diğer yanında Zeus Akraios'un olduğu sikkelerini gösteriyorlar. Yine bir başka kanıt da bir tarafında Hadrianus'un olduğu, diğer tarafında da bir tapınak cephesinin yer aldığı sikkeler. 

Smyrna'ya ait sikkelerde tapınak cepheleri (Kaynak: Kılıç-Gülbay, 2010).

Açıkçası makale çok güzel bir çalışma olmakla birlikte ben bu iddiaların hepsine %100 ikna olmuş değilim. Makaleyi okuduktan sonra Zeus Akraios olasılığı bende de ağır bastı ama Hadrianus'la ortak kullanım ve sonrasında sadece Hadrianus kültüne adanması konusundaki iddialar konusunda biraz şüphelerim var.  

R: Antik yollar, I: Weber'in bir su kemerine dair bir yazıt bulduğu alan, T: Tapınağın bulunduğu alan (Kaynak: Kılıç-Gülbay, 2010).


Tapınağın bulunduğu düşünülen alan (Kaynak: Kılıç-Gülbay, 2010).


Tapınakların yerinin bugünkü durumu (Altlık GoogleEarth).


Büyük tapınak alanının günümüzdeki durumu (Google streetview) Bi ara gideyim de kendim çekeyim...



Kaynaklar:
Akın Ersoy, Antik Smyrna, İBB Kitaplığı, 2015
Ersin Doğer, İzmir’in Smyrna’sı, İletişim, 2006
Murat Kılıç, Onur Gülbay, 2010, "The Değirmentepe Temple At Smyrna", TÜBA-AR, 13, 107-120
web1 : http://gpoulimenos.info/tr/kaynaklar/haritalar
web2 : https://www.wikiloc.com/hiking-trails/roma-en-dos-dias-a-pie-8123250/photo-4709256

4 yorum:

  1. Bir ödevim için eski Izmir haritalarını arıyordum. Kaynaklar için çok teşekkürler. Yazınız da çok ilgi çekici.

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar, Yazınızı çok keyifle okudum.Arkeolojiye çok meraklıyım, 3sene Değirmentepe de oturdum, O bölgede tapınaklar ol duğunu çok okumuş ve haritaları incelemiştim. Vesta, asklepios veya akrorios hep okuyor ve yerlerini merak ediyordum.Meşhur Laz bakkalın karşı sokağı yani 398 sokağın sonundaki evin bahçesini ev sahibi tel ile çevirmiş ve derince kazılmıştı, tesadüfen oradan geçiyordum, oradakillere sordum orada mermer sütunlar var ama önemsiz diye geçiştirdiler, belki arkeologların haberi var mı bilmiyorum. bende böyle bir şeyi yazmak istedim

    YanıtlaSil
  3. rerpostaci@ hotmail.com

    YanıtlaSil