30 Ağustos 2019 Cuma

Soli Pompeiopolis

Akdeniz’in doğusunda, Antik dönemde Kilikya olarak anılan bölgedeki bir antik kent Soli. Soli aslında onun Latince ismi. Yunanlılar ise Soloi diyorlarmış bu kente. Her halükarda sözcüğün anlamı “Güneş”. Evet, bir Ağustos gününde bu kenti gezerseniz isminin neden güneş anlamına gelen bir sözcük olduğunu anlıyorsunuz. Hatta cehennem filan da konulabilirmiş ismi.

15 Ağustos 2019 Perşembe

Ecdat Bildiğiniz Gibi Değil I Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un Fethi


Geçenlerde Halil İnalcık’ın bir makalesini okurken ilginç ve bizim hayalimizde yarattığımız “ecdat” mitiyle hiç uyuşmayan bir şeye rastladım. Halil İnalcık’ın gösterdiği kaynak olan Kritovulos Tarihi’ni alıp okuyayım dedim ki ne göreyim... Bizim ecdat hiç öyle bildiğimiz gibi değilmiş.

Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un fethi ile ilgili sayısız şey okumuş, duymuşuzdur. Ama bunlardan hangileri gerçekten yaşanmıştı ya da başka neler yaşandı anlatılmayan diye pek merak etmeyiz.

Tarihi olaylar, ideolojik bir araca dönüşmeleri potansiyelleri ölçeğinde özünden uzaklaşıp anlatıya dönüşürler. Şüphesiz çoğu tarih kuramcısı hiç bir düşüncenin ideolojiden bağımsız olamayacağını söyleyip az ya da çok tüm tarih çalışmalarının kurulmuş anlatılar olacağını söyleyeceklerdir ki bence de haklılar. Ama bazı tarihsel olaylar o kadar ideoloji yüklenir ki artık konu sağlıklı tartışılamaz hale gelir. Fatih Sultan Mehmed ve İstanbul'un fethi buna iyi bir örnek.

Kritovulos Tarihi ve içindeki dipnotlar bizim nasıl gerçekdışı bir “ecdat” miti yarattığımızı göz önüne seriyor. Kitap ne kadar güvenilir, tartışmalı tabi ki. Kritovulos 15. yüzyılda yaşayan hem Bizans Konstantinapolis’inde hem de Osmanlı Konstantiniyye’sinde yaşamış, Fatih Sultan Mehmet’le yakın ilişki kurmuş bir adam. Tabii ki kendisinden objektif bir tarihçilik beklemek anlamlı olmaz. Ancak Fatih Sultan Mehmed’e ithaf ettiği bir eserde Osmanlılar hakkında yazacağı aşırı övgüler beklenebilirse de yalan yere olumsuz şeyler uydurma olasılığı pek yok. Aksi takdirde hayatı tehlikeye girer. Tabii ki yanıldığı, abarttığı şeyler olabilir ancak çoğu olayı içinde/yakınında yaşayarak yazdığı için bunların oranının çok fazla olacağını sanmıyorum.

14 Ağustos 2019 Çarşamba

Müşkülpesent Fatih Sultan Mehmet

Mimarlık her ne kadar sanata yakın bir alan olsa da resim, edebiyat ve heykelden en farklı yanı bir işvereninizin olmasıdır. Nadiren bir mimar işvereni olmadan ya da işverenin ona sınırsız özgürlük sunduğu bir ortamda üretme olanağı bulur. Doğru ya da yanlış demiyorum, bu işin doğası bu.

Durum bu olunca da yapılan işin sadece sizi tatmin etmesi yeterli olmuyor. İşvereni de tatmin etmesi gerekiyor... mu acaba? Bu derin bir tartışma konusu. Yanıttan pek emin değilim. Ne olursa olsun, bugün işvereni tatmin edemezseniz büyük olasılıkla başka iş alamazsınız aynı işverenden. Ama tarihte bu daha riskli olabiliyor. Hele ki muazzam bir güce sahip hükümdarların tatminsizliği söz konusu ise...